Yeni akademik yıl, çok yakında başlıyor. Haziran sonunda güzel dileklerle okullardan uğurladığımız öğrenciler, sınıf seviyeleri arasında farklılık gösterse de heyecan, merak, özlem biraz da zorunluluk gereği okula dönmeye, yoğun bir yıla başlamaya hazır olmaya çalışıyorlar. 3 gün sonra rutinlerin oturacağını, arkadaşlarıyla kavuşmuş olmanın verdiği keyfin tüm isteksizlikleri ortadan kaldıracağına eminim. Bu oryantasyon döneminde elbette en büyük iş önce öğretmenlere sonra da ebeveynlere düşüyor. Ebeveynlerden bahsetmişken ve yeni bir akademik yıl öncesi önemli olabilecek noktaları listelemeye niyetlenmişken hemen “ebeveynlik ajandası” olarak adlandırdığım yapılacaklar listesine şöyle bir bakıp ajandaya birkaç önemli nokta eklemek istiyorum.
Ebeveynlerin ajandasında önemli notlardan birinin “başarı” kavramının doğru şekilde algılanması olduğunu düşünüyorum. Doğal olarak tüm ebeveynler çocukları için her şeyin en iyisini ister, bunun içine başarı da dahildir. Ancak her çocuk özeldir ve çocuğun başarısı bazen hangi araçlarla ölçüldüğüne de bağlıdır. O nedene çocuklarınızın, rubriklerde “gelişmiş ya da gelişmesi gerekir” tarzı ifadelerle değerlendirildikleri alanlarda ölçüm araçlarını da düşünmeniz ve başarı kavramına farklı bir bakış açısı ile bakmanız önem kazanır. Elbette burada çocuğunuzu ebeveynleri olarak doğru tanıdığınızı ve onların ihtiyaçlarına en uygun olan okulu seçmiş olduğunuzu düşünüyorum. Her çocuğun fiziksel özellikleri, yetenekleri, kişiliği ve duygusal dünyası birbirinden farklıdır. Harvard Üniversitesi Gelişim Profesörü ve herkes tarafından tanınan Howard Gardner zekayı “uzaysal, kinestetik, müziksel, sözel, matematiksel, içsel, kişilerarası ve doğa “olarak 8 farklı alanda tanımlar. Bu kadar farklı alanlarda varlık gösterebilen zekâ ve yetenek alanlarının tek bir ölçüm aracı ile ölçülemeyeceği ve böylesi bir ölçümden çıkan sonuçların biraz derin düşündüğümüzde çocuğu destekleyemeyeceği de aslında çok açıktır.
Ebeveynler olarak ajandanızda bir başka önemli not da güvenerek çocuklarınızı emanet ettiğiniz okullarla doğru bir iletişim içinde olmanın önemini bilmek ve okulla yürüteceğimiz iletişim süreçlerimizi bu düşünce ile yürütmektir. Okul ile doğru iletişim kanalları aracılığı ile iletişim kurmak, çocuğunuzun gelişiminde etkisi büyük olan” okul-çocuk-veli “üçgenindeki paydaş rolünün hakkını vererek oynamaktır. Çocuğunuzun öğretmenleri ve rehberlik birimi ile açık iletişim içinde olmak, bazen duymak istemediklerimizi duymak durumunda kaldığımızda savunmaya geçmemek, korumacı davranmamak ve duygularımıza kapılmadan akılcı bir tutumla uzman görüşlerini dinlemek çocuğunuz için doğru yönlendirmelerin yapılmasını sağlayacaktır. Bu rolü iyi oynamak sadece çocuğunuzun gelişimine katkı sağlamaz, okulun toplumsal bir örgüt olarak velilerle kuracağı olumlu iletişimle geliştiğini düşünürsek, iş birliğine dayalı tutumlarımızın okul iklimini geliştirmeye yardımcı olduğu gerçeğini de rahatlıkla fark ederiz.
Ajandanıza ekleyeceğiniz bir başka madde de sorun çözme becerilerinizin ne seviyede olduğu ile ilgili farkındalığınızın ne seviyede olduğunu bilmeniz ve bu alanda gelişmeniz gerekiyorsa bu konu üzerinde düşünmeniz önemlidir. Çocuklarımızı yetiştirirken ev ve okul ortamında aslında çocuğumuzun bulunduğu her ortamda problem yaşamak kaçınılmazdır. Çocuğumuz bazen problemin kaynağı bazen de mağdur olanı olabilir. Sorunu çözmesi gereken yaşa ve problemin cinsine göre çocuğunuz ise o problemin çözümünde olmamanız sadece yanında olduğunuzu ona hissettirmeniz ve destek istiyorsa çözümün parçası olmanız bazen gözden kaçırılan bir durumdur. Sizin çözmeniz gereken problemlerde ise “Asıl problem ne?” sorusunu kendinize yöneltmeniz ve sorunun özünü anlamanız çözüme katkı sağlayan ilk adımdır.
Ajanda çok uzayabilir ancak az olan her zaman etkilidir diye düşünüyorum. Ajandanıza düştüğüm bu notlar önemli olmakla birlikte daha önemli olan bir başka gerçek daha vardır. O da ebeveynlik yaşam boyu süren zor bir uğraştır ama harika içsel ödülleri de beraberinde getirir O nedenle, anne ve baba olmanın keyfini, okul yaşamı gibi çocuklarınızın hayatındaki önemli dönemlerin anılarını “anda kalarak” ve gerçek anlamda tadını çıkararak yaşamaya gayret gösterin. Çocuğunuzla birlikte öğreneceğiniz, gelişeceğiniz, çocuğunuzun etkileşim içinde olduğu tüm topluluklara katkılar sağlayacağınız bir yıl olmasını tüm kalbimle diliyorum.
Yetiştirmeye çalıştığı, hayatının en önemli varlığı olarak gördüğü çocuğunu hem öğrenci hem de öğretmen olarak gören anne babalara selam olsun. Onlar kendilerine verilen hediyenin değerini bilen yaşamın hikmetine saygılı insanlardır.
Doğan Cüceloğlu