Yazının başlığındaki “öz” kelimesi herkesin kafasında farklı anlamlar belirmesine neden olmuş olabilir. Benim için “öz” kelimesi, sahip olduğumuz potansiyeli tanımlamanın bir başka yolu. Öz, her bireyde farklı biçimlerde ortaya çıkabilir ancak Öz’ü oluşturan unsurlar evrensel. Başlık sizi yanıltmasın çünkü sadece çocuklar değil her yaşta kişinin içindeki gizli güçtür “öz” ve doğal eğilimlerin kişisel tutkularla kesiştiği yerdedir.
“Hayallerin peşinden koş, kendini dinle, tutkularını anla” tarzı motivasyonel söylemlerden de biraz farklıdır hatta biraz daha derindir açıkçası çünkü bu kavram artık aramızda olmayan iki eğitimci yazar tarafından kitaplarında konu edilmiştir. Değerli eğitimci yazar Doğan Cüceloğlu
Aramızdan ayrılmadan önce kaleme almış olduğu son kitabı “Var mısın? “da hayatı bir keşif yolculuğu olarak tariflerken peki neyi keşfedeceksin sorusuna “özünü yani kendini” olarak cevap verir çünkü yaşamın sınırsız zenginliği içeresinde paylaştığımız, anlayabildiğimiz bir öz var o da kendimiz diyerek devam eder. Bu kavramı “öz” başlıklı kitabında ele alan bir diğer eğitimci ise yaratıcı çocuklar yetiştirme konusunda özgün fikirleri ile bilinen TEDX konuşmacısı Sir Ken Robinson dır. Kendisi bu kitabı yazma nedenini şöyle özetliyor. “Bu kitap sizin hakkınızda…Bu kitabı yazma amacım, insanlara, bireysel yetenekleri ve tutkularıyla doğru bir şekilde bağlantı kurmanın sağladığı faydalar hakkında zenginleştirici bir bakış açısı sunmak”. Bu düşünceler ışığında eğitimciler ve bilinçli ebeveynler olarak birçok gencin, bireysel yeteneklerini ve tutkularını asla keşfedemediğini hatta merkezi sınavlar, toplumsal baskılar ve beklentiler nedeniyle gençlerin kariyer hayallerinin peşinden gidemediklerinin de farkındayız. İlkokul sınıflarında ders gözlemlediğinizde fark ettiğiniz ilk şey tüm çocukların büyük bir coşku ile konuşmak ve fikirlerini paylaşmak için parmak kaldırmaları olur. Ancak aynı sahneyi lisede ya da üniversite sınıflarında çok görmezsiniz çünkü zaman geçtikçe ve gençler yaşamlarını toplumsal baskı ve beklentilere göre düzenlemeye başladıkça ne yazık ki yeni fikirler bulma veya paylaşmadan vazgeçerler. Bir diğer neden de kendi gerçek doğal kapasiteleri hakkında oldukça kısıtlayıcı bir anlayışa sahip olmalarından kaynaklanır.
O zaman ebeveynler ve eğitimciler olarak çocuklarımıza ve gençlerimize “Öz’lerine” ulaşma yolunda nasıl yardımcı olacağız. Öz, “yetenek ve tutku” olarak ifade edebileceğimiz iki özelliğe sahip. Bu özellikler de “tutum ve fırsat” olarak iki şarta bağlı. Önce çocuklarımızı iyi tanımamız ve onların yeteneklerini gerçek anlamda anlamamız gerek. Çocuklarımız bizim ajandalarımızla hayallerine ulaşamaz onların ne için yetenekli olup neye ilgi duyduklarını objektif şekilde değerlendirmemiz gerek. Ebeveynlere ve okullara düşen en büyük görev çocuklara seçenek sunmak ve onların ilgi duydukları alanda kaydettikleri gelişimi takip etmek olmalı. Çocuklarımızın yaratıcı oldukları alanları keşfetmeleri ve geliştirmeleri için ortam sağlamak onların gerçek kimliklerine kavuşmalarını destekleyen en önemli unsurdur. Gelişim takibi okulla ailenin iş birliği içinde yürütmesi gereken bir süreci gerektirir. Okulların küçük yaşlardan başlayarak öğrencilerin sanat ve spor alanındaki yeteneklerini keşfetmeleri ve aile ile yapacakları değerlendirme toplantılarında paylaşmaları çok önemlidir. Tam bu noktada bir bakış açısının daha altını çizmek istiyorum o da şu; yetenek, çocuğun bir sanat ve spor dalı ile uğraşmasında tek kriter değildir. Çok yetenekli olmasa da ilgi göstermesi hatta tutku boyutunda kendine uğraş edinmesi en az yetenek kadar önemli bir kriterdir. Sadece çocuklar değil biz yetişkinler de çok keyif aldığımız hobilerimizi yaparken ya da sevdiğimiz bir sporu yaparken zamanın nasıl geçtiğini dahi anlamadığımız zamanlar yaşarız. Bu “akışa geçme” hali insan zihninin sadece yaptığı işe odaklandığı nadir bilinçli farkındalık anlarından biridir.
Dünya son yıllarda hiç olmadığı kadar hızlı değişiyor ve geleceğe yönelik en büyük umudumuz insanlığın var olacağı yeni bir döneme yeni bir kapasite geliştirerek girmesi. Kendi yeteneklerimizi ve ebeveynler olarak çocuklarımızın yeteneklerini beslemenin önemini anlayarak tutkularımızın peşinden gitmeye hazır bir farkındalıkla davranmaya başladığımız zaman şüphesiz hayat hem kendimiz hem de çocuklarımız için çok daha verimli ve keyifli olacak. Çocuklarımızı potansiyellerini keşfetmeye, hayallerinin peşinden koşmaya ve keyif aldıkları uğraşlarla “öz” lerini fark etmeye yönlendirdiğimizde şüphesiz onların içlerindeki gerçek gücü de bulmalarını sağlarız.
Referans Kitaplar: Doğan Cüceloğlu “Var mısın? “
Ken Robinson&Lou Aronica- Öz