Koçluk sürecinin koçluk alan kişinin hayatına yaptığı olumlu etkileri en yalın haliyle anlatmak istesek en temel etkinin danışanın kendisiyle ilgili farkındalığını arttırarak kendini daha iyi tanıması olduğunu söyleyebiliriz. Farkındalık arttırılırken hepimizin bildiği gibi danışanın değerleri, güçlü yönleri, yaşam amacı veya onu durduran, geriye çeken iç engeller üzerinde çalışırız(1). Kullandığımız yaklaşımlar ve tekniklerle danışanın bir farkındalık sürecine girmesine destek oluruz. İşte tam bu noktada “öz farkındalık “ kavramından biraz bahsedilmesi gerekir. Öz farkındalık, aslında biz koçların koçluk süreci sonunda danışanımızın ulaşmasını istediğimiz noktayı temsil eder. Ancak elbette, koçluk aracılığıyla öz farkındalığa ulaşma yolunda belli aşamalardan geçilir ve biliriz ki bu her zaman kolay gerçekleşmez. Bu aşamalarda, danışanın gerçekte kim olduğu ve hayatta neleri arzu ettiği netleşir, o güne kadar kendi ile ilgili planlamalarında fark edemediği noktaları görmeye başlar. Bir başka deyişle, kişi, hayattaki değerlerinin farkına varırken yavaş yavaş öz farkındalık yolunda ilerlemeye başlar.
Öz farkındalık kavramının sürdürülebilir şekilde fayda sağlaması ise kişinin kendine olan inancıyla mümkün olur. Gary McKay ve Don Dinkmeyer tarafından yazılan “ Ne Hissettiğiniz Kendinize Bağlı “ başlıklı kitapda “ ulaşmış olduğunuz özfarkındalık, duygularınızın yönetimini ele almanızı sağlayacak güçlü bir donanımdır ancak kendinize olan inancınız, sizin öz farkındalığınızı işlemenize yardımcı olur” cümlesi çıkar karşımıza(2).
Öz farkındalık, bizi içimizdeki yerleri keşfetmeye götüren bir yolculuk vadeder. Yıllar önce dünyanın yeni bölgelerini haritaları olmadan ,merakla, cesaretle ve açık bir zihinle keşfeden kaşifler gibi özfarkındalık yolculuğu kişiyi içindeki yerlerin kaşifi olmaya davet eder. Bu yerleri önceden haritalandırmış olduğunuzu düşünseniz bile her keşif yolculuğu kişiye hoşlandığı veya yüzleşmek durumda kaldığı yeni yerleri gösterir. Bu keşfetme yolculuklarında yüzleşilenlerle başa çıkmak ise, koçluğun iyileştirici gücünü aldığı enstrümanlar ve kavramlarla şüphesiz daha kolay olur. “Öz-şefkat” bir başka deyişle “kendi kendimize duyduğumuz şefkati” anlamak, genel anlamda kişinin zor zamanlarda, hata yaptığı durumlarda veya sıkıntı yaşadığı durumlarda kendisine karşı duygusal anlamda anlayışlı olmasını kapsar. “Özşefkatli Farkındalık” kitabının yazarı Christopher Germer’a göre şefkatli olma deneyimi duygusal rahatsızlığa karşı direnme eğiliminden vazgeçmektir, yani bir nevi kabulleniştir. Daha geniş bir çerçeve çizersek, hatalarımız da dahil olmak üzere özşefkat, durumu daha açık görmek, acıların ve zorlayıcı durumların insan olmanın bir parçası olduğunu bilmek ve bize zarar vereceğini düşündüğümüz davranışları düzeltmeye yönelik bir bakış açısıdır(3) .Kendimize ne kadar şefkatli olduğumuzu anlamak için Kristin Neff tarafından 2003 yılında geliştirilmiş Öz-Şefkat ölçeği önemli bir kaynak olarak literatüre geçmiştir.
Bir Zen Atasözünde söylendiği gibi, aydınlanma kuşunun uçmak için iki kanada ihtiyacı vardır: biri bilgelik kanadı diğeri şefkat kanadı. Koçluk yolculuğunun hem koç hem de danışan için birlikte yürünen bir öğrenme ve keşif yolculuğu olduğunu düşünürsek, içimizdeki yerlere yolculuğu, kalpten farkındalıklı bir zihinle gerçekleştirip, içimizdeki iyi olanı yeşertmeye yönelirsek, özfarkındalıkla başladığımız yolculuğu öz-şefkatle sürdürür ve her ikisinin de iyileştirici gücünü hayat örüntülerimizin içine yerleştirebiliriz.
Kaynaklar
1. “ Koçluk Hakında Her Şey” , Demet Uyar (s.53)
2. “ Ne Hissettiğiniz Kendinize Bağlı” Gary McKay&Don Dinkmeyer, (s.244)
3. “ Şefkat” Prof. Dr.Zümra Atalay, s.22