Hayatın koşuşturması içinde mutluluğu zaman zaman gözden kaçırıyoruz; oysa pozitif psikoloji bize mutluluğun düşündüğümüzden çok daha yakın olduğunu hatırlatıyor.
Mutluluk, yüzyıllardır ve farklı düşünür ve ruh sağlığı uzmanı tarafından irdelenmiş ve farklı tanımlarla açıklanmaya çalışılmıştır. Farklı kavramlarla ilişkilendirilerek tanımlansa da mutluluk herkes için genel anlamda olumlu duygular taşımak ve yaşamdan doyum almak olarak tanımlanabilir. Pennsylvania Üniversitesi bünyesinde uzun yıllardır “pozitif psikoloji” alanında araştırmalar yürüten Martin Seligman hakkında konuşmak demek aslında psikoloji biliminde 90’lı yıllarda başlayan ve hala günümüzde birçok kişi tarafından uygulanmakta olan bir bilim dalından bahsetmek demek. Martin Seligman, pozitif psikolojinin arkasındaki lider beyindir ancak bu terim ilk defa Maslow tarafından ortaya atılmıştır. Maslow’un çalışmalarını daha bilimsel bir platforma taşıyan ve “Mutluluk Okulu” uygulamaları ile büyük kitlelere ulaştıran kişi ise şüphesiz Martin Seligmandır. Şimdi gelin pozitif psikoloji biliminin arkasındaki temel yaklaşıma bakalım.
Temel yaklaşımı anlamak için Seligman tarafından söylenen şu cümleyi anlamak gerekir öncelikle. Seligman’a söyle der;” Esenlik sadece kafanızda var olamaz. Esenlik iyi hissetmenin yanında anlam, iyi ilişkiler ve başarıya sahip olmanın anlamlı birleşimdir. Burada bahsedilen anlam hayatın anlamıdır, mesleğimize ve özel hayatımıza kattıklarımız ve katkılarımızı harmanladığımız değerlerimizle ölçülür. Güçlü ilişkiler kurmak hayatın paylaşıldığında anlam kazandığı gerçeğini hatırlatır bize, hepimizin hayatında toksik etkiye sahip durumların gücünü azaltır olumlu ilişkiler kurmak. Ve son olarak başarı kavramının esenlik ile ilgisini öne çıkartır özellikle içsel bir motivasyonla başlayan ve hedefe ulaşma yolunda atacağımız kararlı ve planlı adımların neticesinde gelen başarının iyi oluş halimize etkisine dikkat çeker.
Zamanla çalışmalarına farklı kavramları da ekleyerek mutluluğa ulaşma yollarını bir şekilde formülize eden PERMA çerçevesini oluşturur. PERMA beş aşamadan oluşan çok boyutlu, bütünsel bir yaklaşımı gösterir ve İngilizce kelimelerin ilk harflerinden oluşan bir akrostiş ile PERMA olarak hatırlanır. Bu yaklaşıma göre mutluluğa giden yolda aşağıda belirtilen öğeler etkilidir.
- Olumlu duygular (Positive Emotions)
- Bağlanma- akış (Engagement)
- Olumlu ilişkiler (Relationship)
- Hayatın anlamı (Meaning)
- Başarı (Accomplishment)
Olumlu Duygular
Olumlu duygular umut, ilgi, neşe, sevgi, şefkat, gurur, eğlence, yaratıcılık, şükran gibi duygulardır. Bu duygular yaşamdan doyum alma seviyemizi arttıran ve bizi hayata bağlayan duygulardır. Bu duygularımızı beslemek için hobilerimize vakit ayırabilir, dostlarla zaman geçirebilir, müzik ve sporun gücünden yararlanabilirsiniz.
Bağlanma
Akışta olmak hepimizin yapmaktan çok keyif aldığımız bir şeyi yaparken hissettiklerimiz ve tam olarak o işe odaklanmamızdır. Çocukluklarımızı hatırlayalım, oyun oynarken hele bir de dışarda arkadaşlarımızla harika bir oyunun ortasındayken tam anlamıyla akış içinde olurduk öyle değil mi? Annemizin veya babamızın oyunu bırakıp eve dönmemizi sağlayan sesiyle birden kendimize gelir akıştan zorla ayrılırdık. Daha önce de belirtmiş olduğumuz gibi Csikszentmihalyi tarafından ortaya atılan Flow Zone Theory/Akış Alanı Kuramını anlatırken (1990) “Akış” kavramını zahmetsiz konsantrasyona ulaşılan andaki yetenek ve zevk olarak tanımlar. Kitabında da bahsettiği gibi Akış’ta olmak demek;
- Yaptığımız işin içine tamamen girmek
- Coşku hissetmek- gündelik olaylardan uzaklaşmak
- Yapılan aktivitenin yeteneklerimiz ile uyumlu olduğunu bilmek
- Sadece an’a odaklanmak
- İçsel motivasyona sahip olmak
Ancak her keyif aldığımız ve kendimizi kaybettiğimiz aktivite akış aktivitesi değildir. Bir aktivitenin akış aktivitesi olması için entellektüel gelişimimize hizmet etmesi ve zorluk derecesinin becerilerimizle uyum içinde olması gerekir. Akış mutluluktan da öte bir oluş halidir ve bu deneyimin sonucudur.
İlişkiler
Olumlu ilişkiler esenliğimiz için çok önemlidir. Toplumda bizi ve gerçekte kim olduğumuzu anlayan ve değer veren kişilerle ilişki kurarız. 2014 yılında yapılan bir araştırma, sosyal ilişkilerin yetişkinlerde, özellikle de yaşlandıkça, bilişsel gerilemeyi önlediğini ortaya koymuştur.
Anlam
Anlam arayışı ve değerler insanın hayatla ilgili en önemli bağlarıdır. Hepimizin değerleri birbirimizden farklı olabilir çünkü bu değerleri yetiştiriliş tarzımız, ailemiz, içinde yetiştiğimiz kültür ve entellektüel birikimlerimiz belirler. Hayatta anlam veya amaç sahibi olmak herkes için farklıdır. Anlam, bir meslek, kariyer, sosyal, politik veya manevi bir amaçla kazanılabilir. Araştırmalar yaşamda bir amacı olduğunu belirten insanların daha uzun ve tatminkâr bir hayat yaşadıklarını göstermektedir. Bizim için önemli konularla ilgili faaliyetlere katılmak, yardım etmek, hayatlara dokunmak hayattaki anlam arayışımıza katkı sağlar.
Başarı
Seligman’a göre başarı duygusu, hedeflerimizi gerçekleştirmek için çaba göstermenin, hedeflerimize ulaşmanın, bir konuda ustalaşmamızın ve yapmaya karar verdiğimiz şeyi bitirmek için öz motivasyona sahip olmamızın bir sonucudur. Özellikle burada bizi başarı duygusuna götüren şey içsel motivasyonumuzla gerçekleştirdiğimiz ve başarılı olduğumuz işlerdir.
Ünlü filozof Seneca’nın mutluluk ile ilgili sözüne bakalım şimdi. Seneca der ki;
“İnsanoğluna bahşedilmiş en büyük nimet, içimizde ve ulaşabileceğimiz yerdedir. Bilge bir kişi sahip olmadığını arzulamak yerine, her ne olursa olsun kendinde olanla mutlu olmayı bilir.”
Yüzyıllarca önce Seneca’nın söylediği ve Seligman’ın pozitif psikoloji biliminde altını çizmiş olduğu gibi mutlu olmak için öncelikle kendi kaynaklarımızı kullanmayı bilmeli, yaptığımız işlerde anlam bularak, etrafımızdaki kişilerle olumlu ilişkiler içinde olmalıyız.